9 Eylül
Saat 09.30’da Erdek’ten başlayan yolculuğumuz 15.00 sularında İzmir Termilani’ne sona erdi. Buradaki dinlenmenin ardın-dan Marmaris otobüsümüz saat 16.00’da harekete başladı. Marmaris terminaline vardığımızda hava kararmıştı. Oradan bindiğimiz bir minibüsle 4 gün boyunca kalacağımız Aksaz Askeri Kampı’na 40-45 dakika gibi bir süreyle vardık. Hafif bir yerleşmeden sonra dışarı çıkıp bir fast food (hazır yiyecek) büfesinden karnımızı doyurduk. Aksaz Askeri Kampı’nın çarşısında dolaştığımız sırasında tur gezisi düzenleyenlere görüştük. Buradaki görevli beyefendi turların en erken salı günü olduğunu belirterek yarın gelmemizi söyledi.
Yorgun olduğumuzdan dolayı yatıp uyuduk.
11 Eylül
10 Eylül
Sabah
uyandığımız gibi soluğu hem kahvaltı hem de yemek
restaurantı olarak
kullanılan salonda aldık.
Manzaralı bölüme geçip gittiğimizde
kahvaltımıza henüz yeni başladığımız bir sırada arılara maruz kaldık. Bize
saldırmayan arılar kahvaltılıklarımızı yemeye başlayınca toparlanıp eve
döndük ve kahvaltımızı orada yaptık.
Ardından kampı keşfe çıktık. Kamp geniş bir
alanda. Subay ve astsubay olarak iki yerden oluşuyor. Bir tane çarşısı var. İki
tane hem kahvaltı hem de restoran olarak kullanılan Alakart Restoran var. Bir
tane ortak kullanılan Seç-Al Restoran var.
Yine ortak olarak kullanılan
fast-food(hazır yiyecek) büfe ve disco ile Ege Bar var.
Seç-Al Restoran’da her gece farklı 7-8 çeşit
yemek çıkıyor. Bu, 7-8 çeşidin içinde çorba, et-sebze yemeği, pilav ve
makarna var.
Odalar ise küçük bir salondan ve iki odadan
oluşuyor. Evin içerisinde kısa, dar bir koridorda mutfak ve koridorun sonunda
banyo var. Aynı zamanda balkonu da geniş.
Geçen yazı dizimde bahsettiğim turla
görüştük. Turdaki hanımefendi bize turla ilgili bir video izleterek tur
hakkında bilgi verdi. Tur, Dalyan turu. Bu tur kişi başı 85 liradan satılıyor.
Üç kişi olduğumuz gerekçesiyle toplam 255 lira ödeyip biletlerimizi aldık.
Geriye kalan gün boyu canımız sıkıldı. Bu can
sıkıntısı ise biletlerimizi erkene almamıza sebep oldu. Akşama ise Alakart
Restoran’da yemek yiyerek eğlendik.
11 Eylül
Ben ilk olarak bugün Akdeniz’e girdim. Denizin içinin bazı bölümleri basamak şeklinde oluşurken bazı yerleri de düz kumluk. Deniz bilindiği gibi aşırı tuzlu.
Buradan sonra minibüse binerek Aksaz Askeri Kampı’ndan ayrılarak Marmaris merkeze gittik. Marmaris marinasında gördüğünüz yatlar adeta büyülüyor. Daha çok yerli, ABD’li ve Almanyalı kişilerin yatlarını görüyorsunuz. Belki de Marmaris’in simgelerinden biri olan ahtapot heykelini görmenizi tavsiye ediyorum.
Marmaris’teki turistlerin çoğunluğu yerli, Alman ve Afrikalı turistler oluşturuyor.
Cadde boyunca uzanan bir kanal var. Kanaldaki suyu ise ağzından su püskürten balık hey-kelleri dolduruyor. Kanalın üzerindeki köprüden geçip sokaktan sağa dönünce sağ tarafımızda bir süs havuzu, sol tarafınızda ise yapay büyük bir şelale duruyor. Sokak, 19 Mayıs Gençlik Meydanı’na açılıyor. Meydan büyük olmasa da çok büyük bir süs havuzu duruyor. Havuzun arka kısmında satış yapan dükkanlar ve “MARMARİS” yazılı bir saat kulesi duruyor.
12 Eylül
Tur gezisiyle konuştuğumuz gibi saat 08.30’ da otobüse binerek kamp alanının dışına çıktık. Bu yolculukta rehberimiz Hüseyin Bey bize yöre hakkında bilgi verdi. Kara yolculuğumuzun bitmesinin ardından bizi Köyceğiz Gölü üzerinde bekleyen tekneye bindik. Yarım saatlik tekne turundan sonra bir iskeleye vardık. Burada bir görevli oltanın ucuna bağladığı mavi yengeci göle fırlatıp caretta caretta kaplumbağasının gelmesini bekledik. Kaplumbağayı gördükten yengeci de elimize aldık. Mavi yengeci elinize aldığınızda sert bir kabuğu tutmuş gibi hissediyorsunuz. Yengecin ses çıkardığını da rehberimiz belirtti ama biz dinlemediğimiz için yitirdim. Yengece karşı olan tüm önyargılarımı yitirdim. Sonra buradan ayrıldık Teknede mavi yengecin tadına baktım. Yengecin tadı balığa benziyor. Burada sazların arasında ilerlerken mola verip Kral Kanos Mezarları’nı gördük. Mezarlar M.Ö 334 yılında köleler tarafından tek tek çivi çakılarak yapılmış. Birkaç yıl önce tırmanmak serbestmiş ancak buraları tahrip edilmeye başlanınca yasaklanmış. Mezarların içleri boşmuş. Buradaki eserler yağmalanarak başka ülkelerin müzelerine sergilenmeye götürülmüş. Buradaki kısa bilgilerden ve Kral Kanos Mezarları’nın fotoğraflarını çektikten sonra tekneyle İztuzu Plajı’na doğru yol aldık.
13 Eylül
Buradan İztuzu Plajı’na gittik. Kum yumuşak. Ellerinizden tane tane dökülen kumu hissediyorsunuz. Burada bir teknenin pervanesine takılarak yaralanan kaplumbağanın bakımı-nın yapıldığı yere geliyoruz. Kaplumbağanın adı Şenol. Burada isteyen kişiler denize girdiler ve denizin çok temiz ve güzel olduğunu belirttiler. Biz ise burada bulunan bir çay bahçesinde oturduk. Burada ise Alman ve Yunan turistlerin çoğunlukta olduğunu gördüm.
Burada dinlenip tekrar tekneye bindik. Öğle yemeği yenilen restorana gittik. Ben tercihimi tavuktan yana kullandım. Buradan sonra kısa bir tekne yolculuğu ile Kükürt Banyoları’na gittik. Biz girmedik. Kükürt kokusunu alabiliyorsunuz. Aynı zamanda çamur banyosu da var. Çamuru sürünüp duşa girebiliyorsunuz. Çamurun cildi gençleştirici etkisi varmış. O alanda termal havuzlar da bulunuyor. Tekrar toparlanıp kamp alanına vardık.
Kahvaltı ve restoran alanı olarak kullanılan alanda akşam yemeğimizi yedik.
14 Eylül
Ertesi gün 13.30 Marmaris arabası ve saat 19.00 İzmir aktarmalı olarak saat 23.30’da Bandırma’ya vardık. Bizi alan araçla beraber 00:00’da Erdek’e geldik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder